Ana Sayfa Blog Koronavirüsten nasıl korunmalıyız? Osman Müftüoğlu: Antioksidan şampiyonu besinler

Koronavirüsten nasıl korunmalıyız? Osman Müftüoğlu: Antioksidan şampiyonu besinler

0
Koronavirüsten nasıl korunmalıyız? Osman Müftüoğlu: Antioksidan şampiyonu besinler

Tıpkı eski günlerdeki rahat ve sağlıklı günlere kavuşabilmek için tek çarenin aşı olduğunu vurgulayan Osman Müftüoğlu, bağışıklık sistemini ayakta tutmanın yollarını ve beslenme ile ilgili önemli noktalara değindi.

Hürriyet Gazetesi’nin köşe yazısında yer alan isimlerden biri olan Yazar Osman Müftoğlu’nun ‘İpin Ucunu Bırakmayalım’ başlıklı yazısı haberin detaylarında…

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun köşe yazısı:

Sağlıklı olmak ve kalmak bir seçim değil, bir gereklilik. Ne var ki o çok güvendiğimiz aklımız “sağlıklı olma hali”nin değerini maalesef bilmiyor, daha doğrusu fark edemiyor. Sağlığın kıymetini sadece hastalanınca anlıyoruz. Diğer taraftan, bilelim ki pandemi sürecinden de iyi haberler geliyor. Çok şükür pandemide de yolun sonu yaklaşıyor. Tünelin ucunda görünen ışık kesinlikle üstümüze doğru hızla gelen tehlikeli bir trenin ışığı filan değil artık. Bu ışık kesinlikle eski ve güzel günlerin yeniden geri geleceğine işaret eden “AŞI IŞIĞI”dır. Ve yine bilelim ki salgını bitirecek, son noktayı koyacak, üzerine kocaman bir çarpı atacak, yani pandemi ile yürüttüğümüz savaşın bitiş düdüğünü çalacak olan da yine o ışık yani aşı ışığıdır. Özeti şudur: BİR, aşılardan korkmayın. İKİ, toplumsal bağışıklık sağlanana kadar da ipin ucunu bırakmayın.

HATIRLATMA: BAĞIŞIKLIĞA ZARAR VEREN 4 HATA

BAĞIŞIKLIK sistemimiz en önemli sağlık hazinelerimizden biri, belki de birincisi. O sistemi koruyup kollamak ise günümüzün en önemli görevi ve problemi. Ne var ki son günlerde o sistem de -maalesef- hepimizde alarm vermeye başladı. Alarm veriyor çünkü o da bizim gibi yoruldu. Alarm veriyor çünkü onun da bizim gibi kafası fena halde karışık. Kısacası bağışıklık bakımından son derece hassas bir zaman dilimindeyiz. O sistemi daha fazla yormamak, daha fazla güçsüz düşürmemek için şu 4 yanlışı lütfen -özellikle bugünlerde- asla yapmayın:

1- UYKUSUZ KALMAYIN: Uyku süresinin kısalması ve uyku ritminin bozulması bağışıklığın en önemli düşmanlarından biri. Uykusuzluk pandemisi ise günümüzün en önemli sağlık tehdidi. Uyku meselesine özel bir önem verin.

2- TEMBELLİĞİ BIRAKIN: Hareketsiz bir yaşam da bağışıklığımızı güçsüz bırakabiliyor. Tersine, “düzenli egzersiz alışkanlığı” ise ona adeta doğal bir ilaç gibi geliyor. Mutlaka ama mutlaka, her gün ama her gün yürüyün, yürüyün, yürüyün.

3-  ENSENİZİ KARARTMAYIN: Belirsizlik hepimizi yordu. Kaygı hepimizin üzerine çöktü. Diğer taraftan yoğun stres, üzüntü, endişe, derin ve uzamış yorgunluk da bağışıklığımızın dengesini fena halde bozdu. Ama gelin, biz yine de ensemizi karartmayalım, geleceğe umutla bakalım.

4- HER ŞEYİ YEMEYİN: Özellikle aşırı şeker yüklenmekten, kızartmalardan, kalori değeri yüksek gıdalardan uzak durmamız da önemli bir ayrıntı.

BİR LİSTE: ANTİOKSİDAN ŞAMPİYONU 5 BESİN

ORAC (Oksijen radikali emme kapasitesi) bir gıdanın antioksidan gücünü belirleyen en önemli besinsel faktörlerden biri. Bu kapasite dikkate alındığında antioksidan gücü yüksek besinlerin ilk sıralarında şunlar var:

1- KURU ERİK: ORAC puanı 5500! Her akşam 2 adet kuru erik tüketin.

2- KURU ÜZÜM: ORAC puanı 2500! Her sabah 5-6 adet çekirdekli siyah üzüm yiyin.

3- ÇİLEK: ORAC puanı 1500! Lezzetli, bu mevsimde fiyatı makul, besleyici bir alternatif.

4- ISPANAK: ORAC puanı 1250! Her yerde her zaman bulabileceğiniz mükemmel bir antioksidan bombası.

5- LAHANA VE KARNABAHAR: ORAC puanı 900! Antioksidan dükkânında anti kanser yeteneği de olan iki güçlü kalsiyum bombası.

İYİ BİLGİ: KİMLER MEYVEYİ AZ YEMELİ

Önce şu bilgiyi bir kez daha hatırlatalım: Meyveler en değerli besinler. Tek kusurları var: Bazıları çok fazla şeker, fruktoz içerebiliyor. O aşırı fruktoz da bazı kişilerde bazı sağlık sorunlarını tetikleyebiliyor. İşte bu nedenle meyve tüketiminde de ayarlı gitmek, makul kalmak, kararında bırakmayı bilmek önemli bir ayrıntı. Bir de meyveyi az yemesi gerekenler var. Kimler mi?

BİR – Şeker hastaları

İKİ – Ürik asidi yüksek olanlar

ÜÇ – Trigliserid yüksekliği saptananlar

DÖRT – Karaciğeri yağlı bulunanlar

BEŞ – İnsülin direnci belirlenenler

BİR TEST: OMEGA 3 SEVİYENİZ ÖLÇÜLEBİLİYOR MU

OMEGA 3 eksikliği en yaygın beslenme problemlerimizden biri. Bilindiği gibi Omega 3 rezervimiz azalınca sağlık risklerimiz artıyor, damar problemleri, bağışıklık sorunları ortaya çıkmaya başlıyor. Belleğimiz güçsüz düşüyor, eklemlerimiz yağsız kalıyor, görmemiz zayıflıyor. Bu nedenle D ve B12 vitaminlerinde olduğu gibi Omega 3 seviyelerini de takipte tutmamız gerekiyor. Peki, mümkün mü? Mümkün! Kanınızdaki Omega 3 seviyesini de bir kan testiyle ölçtürebiliyorsunuz. “OMEGA 3 ENDEKSİ TESTİ” adı verilen bu testin güvenilirliği de oldukça yüksek. Ölçüm sonucunun 8’in üzerinde olması, yeterli Omega 3 rezervine sahip olduğunuz anlamına geliyor. 4’ün altına düşmesi ise risklerinizi zorladığınızı gösteriyor. Testin oldukça pahalı ve sadece özel bazı laboratuvarlarda yapılabildiğini de hatırlatalım.

KISA BİLGİ: ANTEPFISTIĞI KANSERDEN KORUR MU

BİLİMSEL çalışmalara bakılırsa antepfıstığının böyle bir marifeti var. Bilindiği gibi antepfıstığı E vitamininin özel bir formu olan “gamma tokoferol”den çok zengin bir besin. Ünlü tıp merkezi M. D. Anderson Kanser Merkezi’nde yapılan bir çalışmada (ABD) antepfıstığının yüksek gamma tokoferol içeriği sayesinde bize “akciğer kanserinden korunma”da da yardımcı olabileceği gösterilmiş. Ayrıca gamma tokoferolün “prostat kanserinden korunma”da da işe yarayabileceği düşünülüyor. Kuruyemiş seçimlerinizi yaparken bu bilgi hep aklınızda olsun.

UNUTMAYIN! BİTKİSEL AĞIRLIKLI BESLENİRSENİZ…

BİR: Kilo kontrolünüz kolaylaşır.

İKİ: Bağışıklığınız güçlenir.

ÜÇ: Anti kanser korumanız artar.

DÖRT: Tansiyon ve şeker ayarınız kolaylaşır.

BEŞ: Kan yağlarınız dengelenir.

ALTI: Kabızlık probleminiz kalmaz.

YEDİ: Kemik erimesi riskiniz azalır.