Hürriyet Gazetesi yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, tam kapanma süreci ve sonrası dönemde yapılması gerekenleri köşesinde kaleme aldı.
Türkiye’de 29 Nisan itibariyle başlayan ve 17 Mayıs tarihine kadar sürecek olan tam kapanma sürecinde 7. gündeyiz. İçerisinde bulunduğumuz süreci köşesine taşıyan Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, ‘Eleştiride Kıskanç Çözümde Cömert Olmak’ başlıklı yazısında, Türkiye’de tam kapanma süreci ve sonrası yapılması gerekenlere köşesinde yer verdi. İşte o yazı…
‘Pandemi sürecinin zor ve kritik bir virajındayız. Bir çeşit ‘sınırlı kapanma dönemi’ne girdik. Bu dönemi iyi değerlendirmek, kısıtlamalara ‘elimizden geldiği kadar’ değil, ‘daha da fazlası’yla uyum göstermek mecburiyetindeyiz.
Zira kısıtlama sonrasında ulaşacağımız rakamlar beklentinin üzerinde kalırsa ciddi bir toplumsal travma yaşama ihtimalinin olduğu açık ve nettir. Bu nedenle şu anda yapılan hataları, işlenen kusurları, eksiklikleri ve görülecek hesapları ertelemek, eleştirileri sınırlayarak yeni ve etkili çözümler üretmek yapmamız gereken ilk ve en önemli iştir. Kısacası zaman rahmetli 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de sık sık tekrarladığı gibi, ‘Sorunlu bir zaman’dır. Ve böyle zamanlarda ‘Eleştiride kıskanç, övgüde ve çözümde cömert olmak’ en doğru yaklaşımdır.
BİR SORU
KAPANMA SONRASI İYİ PLANLANDI MI?
Görünen o ki yaptığımız onca hataya rağmen kapanma sürecinin sonunda yüzümüz az ya da çok gülecek. Ama bilelim ki bu ciddi kapanma da probleme kalıcı bir çözüm getirmeyecek. Yapılması gereken önemli işlerden birisi de daha şimdiden kapanma sonrasının planlanması, tartışmaya açılması, halka açıklanması, daha doğrusu uygulanacak ‘kademeli açılma’ sürecinin nasıl olacağı konusunda toplumsal bir mutabakatın sağlanmasıdır. Eğer daha önce yaptığımız yanlışları bu kapanmanın sonrasında da tekrarlar, kapılarımızı sonuna kadar ve kontrolsüz bir şekilde açacak olursak, çok değil birkaç ay sonra yeni bir dalganın daha kaçınılmaz olabileceğini unutmayalım.
UNUTMAYIN
UYKUSUZ OLMAZ
Yetersiz ve kalitesiz uyku sağlığın en büyük düşmanıdır. Uykusuzluğun yol açtığı sağlık sorunlarının en tehlikelilerinden biri ise “kanser belası”dır. Pek çok araştırmada, yetersiz ve kalitesiz bir uykunun “prostat, meme ve kalın bağırsak kanserleri” başta olmak üzere pek çok kanserin tetikçisi olabileceği net ve açık olarak gösterildi. Uykusuzluk ile kanser arasındaki ilişkinin gizli tetikleyicisinin ise “sempatik sinir sisteminin” olduğu biraz gecikerek olsa da nihayet fark edildi. Peki kimdir, nedir, neyin nesidir bu sempatik sinir sistemi?
BİR BİLGİ
ADI ‘SEMPATİK’ KENDİ ‘ANTİPATİK’
Sempatik sinir sistemi içinde “sempatik” sözcüğü geçse ve bu nedenle bizde hoş çağrışımlar uyandırsa da problemli olabilen bir sinir sistemi yapılanmasıdır. Sistemin gücü ve dozu arttığında o da zamanla belalı bir sağlık düşmanı haline gelebiliyor. Mesela sempatik sinir sisteminin faaliyetleri yoğunlaştığında bağışıklık sistemimiz “iltihap / enflamasyon” üretmeye başlıyor.
İltihap / enflamasyon süreçleri artınca da maalesef kanser hücrelerine gün doğuyor(!) O belalı hücrelerin çoğalmaları hızlanıp, yayılmaları yani metastaz yapabilme olanakları maksimuma çıkıyor. İşte bu nedenle güzel bir gece uykusu uyuyup sempatik sinir sistemini sakin tutmak çok ama çok önemli bir sağlık ayrıntısı.’